Bütünü görebilen ve kararlarını bu doğrultuda şekillendiren kurumlar gerek şimdiyi gerekse geleceği daha etkin yönetebilirler. Böylesi bir ortam yeni hedeflerin, süreçlerin ve teknolojilerin ortaya çıkmasına olanak verir, kurumun toplam değerini artıracak proje ve yatırımların doğru planlamasını mümkün kılar.
Bir yandan teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, diğer yandan rekabet ve regülasyonların zorlaması, ekonomik iklimin yarattığı maliyet baskısı gibi etmenler bazı sektörlerdeki kurumları “geride kalma” endişesi ile sıkıştırarak teknoloji yatırımları konusunda hızlı ve çok da düşünmeden karar almaya yönlendirdi.
Kurumlar iş yapış yöntemlerindeki pek çok fonksiyonel gereksinime yönelik çok çeşitli çözümler kullanıyorlar ve bu çeşitlilik arttıkça karmaşıklık da artıyor. Şöyle ki, noktasal bakıldığında bir derde çare olduğu düşünülen bir çözüm aslında kurumun genelinde değerlendirildiğinde çeşitli verimsizlik ve uygunsuzluklara sebep olabiliyor.
Oysa ki bütünü görebilen ve kararlarını bu doğrultuda şekillendiren kurumlar gerek şimdiyi gerekse geleceği daha etkin yönetebilirler. Sistemler arası entegrasyon, bakım yükü, bilginin geçerliliği ve doğruluğu, kurum politika ve stratejileri ile uyum gibi parametrelerle değerlendirme yapabilmek için kurum bütününü görebilmek artık vazgeçilmez bir ihtiyaç. Bu noktada doğru yaklaşım, planlanan çözümün kurum değerine olan bütüncül etkisinin nesnel olarak değerlendirilmesi ve ona göre konumlandırılmasıdır.
İşte kurumsal mimari kavramı bu gereksinime hizmet eder. Hedefi kurum değerini maksimize etmektir ve organizasyonların temel bileşenlerinin hiyerarşik, soyut, ilişkisel ve bütünsellik içinde tanımlanması esasına dayanır. Kurumların giderek daha yaygın biçimde anlamaya ve uygulamaya çalıştıkları bir yaklaşım olan kurumsal mimari, kurumların stratejileri, iş pratikleri, insan kaynakları, bilgi akışları ve teknoloji kaynaklarını tek ve bütünleşik bir çerçevede izleyebilmelerini sağlayarak kurum performansının gelişmesine odaklanan bir yönetim disiplinidir.
Kurumsal mimari temelde dört ana yapıyı ve ilişkilerini ortaya koyar. İş ve süreç mimarisi, veri ve bilgi mimarisi, çözüm ve uygulama mimarisi ile teknoloji ve altyapı mimarisi. Bu dört ana ve kapsamlı yapının kavramsal, mantıksal ve fiziksel katmanlar olarak modellenmesi esastır. Böylece bir görevin hangi hedefe hizmet ettiği, bir uygulamanın hangi süreçte kullanıldığı, bilgi çalışanlarının hangi bilgilere ne şekilde ihtiyaç duyduğu gibi ilişkisel pek çok etmene bütünleşik bir düzende erişmek mümkün hale gelir.
Böylesi bir ortamın en büyük getirisi kurum bileşenlerinin birbirine olan etkisinin analiz edilebiliyor olmasıdır. Bu durum finansal hedefler ve kurum misyonu ışığında iş performansını geliştirecek olan yeni hedeflerin, süreçlerin ve teknolojilerin ortaya çıkmasına olanak sağlar. Kurumlar bu yaklaşım ile şimdiyi ve değişim gereksinimlerini geniş anlamda değerlendirebilir, böylelikle hedeflenene geçiş projelerini ve dönüşüm yatırımlarını daha etkin olarak planlayıp yönetebilirler.